DOLAR

34,3869$% 0.47

EURO

36,8522% -0.6

STERLİN

44,4374£% -0.14

GRAM ALTIN

2.968,04%-0,25

ÇEYREK ALTIN

4.977,00%-0,14

TAM ALTIN

19.904,00%-0,14

Öğle Vakti a 12:04
Bingöl AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Hasan YILMAZ

Hasan YILMAZ

29 Aralık 2022 Perşembe

TEMEL DİNAMİKLER HER KOŞULDA HATIRLATILMALI

0

BEĞENDİM

ABONE OL

İnsanı etkileyen en önemli etkenlerden biri koşullardır. İnsanın imkânı ve koşulları belirleyici faktörlerdir. Bilişsel yaklaşıma göre insan aktif bir varlıktır. Anlama, yorumlama yapabilen nerede nasıl davranacağını bilen bir varlıktır.

Yağmurlu havada şemsiyesini kullanırken soğuk havalarda daha kalın giyinir. Ekonomik koşullara bakıldığında gerçekten insanoğlu çok çaresiz kalabiliyor. Yeme, içme, barınma gibi zaruri ihtiyaçlar karşılanmadığı zaman her anlamda işler aksayabilir. İşler aksadığında psikoloji altüst olabiliyor.

Bu anlamda öğrencilerle yaptığımız görüşmelerde ‘’inanın hocam bir dürüm alacak param yok.’’ Diyen sayısız öğrenciyle karşılaşıyorum. İçim cız ediyor. Kime yanacağımı artık bilemiyorum. Baba çaresiz, anne çaresiz, öğrenci çaresiz… Rabbim herkese sabır versin rızkını artırsın demekten başka seçenek kalmıyor.

Aylarca aynı elbise, aynı ayakkabı, eve gidip iki lokma bir şeyler atıştıran öğrenci sayısı bir hayli fazladır. Kira, elektrik, doğalgaz, internet mutfak masrafı varın siz hesaplayın. Evdeki hesap çarsıya uymaz dedikleri şey bu olsa gerek. Bu şartlarda bu psikolojiyle motivasyon nasıl sağlanacak? İstediğimiz kadar konuşsak da kafa başka yerde. Bu konuda ilginç bir örneği paylaşmak isterim: Yıllar önce kabir ziyaretlerine gidilirken herkes manevi bir atmosfer içindeyken bir köylümüz kabirlerin etrafında çokça uzamış otlara bakarak keşke ineklerim burada olsaydı bu otlardan faydalansaydı. Demiş.

Toplumun en büyük sıkıntılarından biri de kendi çocuğum kendi kedim kendi ineğim…

Mantık böyle olunca kuşaklar fazlalaştı. Herkes kendine göre bir kuşak kalıbına girdi. Bir şeyler denildiğinde bu falan kuşaktan bu falan ayda doğdu bu falan mevsimde doğdu bunun burcu bu. Aslında bu burçta olanların genel karakteristiği böyle gençtirler fazla üstüne gitmeyin ne istiyorlarsa verin başını belaya sokar gibi söylemler bu gençlerimizi bu hale getirdi. Aslında biz konuşa konuşa onları bu psikolojiye inandırdık. Yok demesini bilmedik hep var hep var dedik.

Yeni kuşağın varlıktan sonra böyle bir duruma düşmesi alışagelmiş bir tablo olmadığı için ciddi ciddi sorun oldu. Varlıktan yokluğa düşmek o kadar önemli olmalı ki peygamberimize (a.s) konu oldu. Bir insanın varlıktan yokluğa düşmesi travma sebebi değil mi? Büyüklerin çocuklara bunu anlatabilmesi oldukça zordur. Her gördüğünü almaya çalışan bir nesile büyüklerimiz yoku nasıl anlatacak? Sosyolojinin en büyük problemi bu olsa gerek.

Neden?

Hep gençlerimize madde ve maddiyat üzerinden izahlar yaptık. Temel dinamikler üzerinden izahlar yapsaydık belki bu kadar sorun yaşamayacaktık. Uğruna çile çekeceğimiz değerlerimiz olmalı. Açlıkta susuzlukta kısacası bütün sıkıntılarımızda bize kendini hatırlatan Allah’ı çok anmalıyız. Kalplerin ritim bulması, huzura kavuşması için bütün çilelere sabır edebilmeliyiz. Ve her daim yaratıcıyı hatırlatıcı izahlar yapabilmeli ve yapmalıyız. Her şeyin bir süs ve eğlenceden ibaret olduğunu ciddi ciddi anlatabilmeliyiz. Hayatımızın bir imtihandan ibaret olduğunu hatırlatmalı, daha kaliteli bir yaşam sürdürmek istiyorsak gençlerimize fani olduklarına inandırabilmeliyiz.

Selam ve dua ile…

Devamını Oku

VERİLEN NİMETLERİ UNUTMAMALIYIZ

0

BEĞENDİM

ABONE OL

İnsanı etkileyen birden fazla faktör vardır: Bunlardan biri iklimlerdir. Her iklim değiştiğinde insanlar mutlaka bu değişimlerden etkilenir. Buna fiziksel, psikolojik etkilenme de diyebiliriz. Karın yağması, yağmurun yağması, güneşin yakınlığı-uzaklığı, çiçeklerin açması en önemli etkenlerdir.

Bütün canlılar bu değişimlerden mutlaka etkilendiği gibi kendilerine göre bir çaba içerisine girer. Programlandığı şekliyle hareket eder. Fakat akıl sahibi insan, çoğu zaman kendisine çizilen sınırda hareket etmez, sınırları aşar ve nankörleşir. Her şey kendisinin hizmetine sunulmuşken, neden sınırları aşar?

Ölümlü olan insan, ölümlü olduğunu unutarak daima hayatta kalacağını düşünerek bu psikoloji içine girer. Oysaki kendisini yoktan var eden kendisini rızıklandıran rabbine çoğu zaman şükretmesi gerekir. Sudan, güneşten, rüzgârdan para kazanırken asıl sahibine şükür borcunu ödemez. Her zaman alacaklı olduğunu düşünen insan, aslında çok borçludur. Nefes almak için en iyi hastanelere gider, Avrupa’nın en iyi doktorlarına gider, en iyi paraları öder… Biraz iyi olduktan sonra doktoru övmeye başlar, ödediği paranın çok önemli olmadığını vurgulamaya çalışır.

Bir organı yetersiz olduğunda tedavi olmak için neyi var neyi yok satar ya da çocuğunun iyi olması için bütün mal varlığını gözden çıkarır yeter ki sağlık olsun diye düşünür. Düşünebilen ve çıkarım yapabilen bu insan, Allah’ın verdiği bu kadar organın hesabını yapmaz, aldığı nefesin hesabını yapmaz. Oysaki insanlara şifa veren, nefes veren, hayat veren, güneşi, suyu, havayı veren Yaradan’dan başkası değildir.

Bugün en iyi siyasetçiler, en iyi iktidarlar bile suyun, elektriğin, ilacın garantisini veremezken âlemlerin sahibi bizlere her şeyi bahşediyor. Kimse insana bir litre benzin bir kilo et vermezken; O, bütün olumsuzluklara rağmen bizden bir şey esirgemiyor. Bugün yakıt alamadığınız zaman yol da alamıyorsunuz. Bugün bir Rusya, tahıl ve gazı kıstı, hepimiz ne haldeyiz. Bir pandemiydi yarım virüs her tarafı kasıp kavurdu. Bu kadar şükürsüzlüğe rağmen kutsal kitabımızda, “Bütün bunlardan sonra belki şükredersiniz diye yine de sizi bağışlamıştık.” Buyuruluyor.

Bütün olumsuzluklarımıza rağmen çok tefekkür etmeliyiz, şükretmeliyiz. Allah’ın verdiğini hem bu dünyada hem de ahirette hiç kimsenin veremeyeceğini düşünerek O’na yönelmeliyiz. Hiçbir zenginin parasının geçmediği, alamayacağı köşkleri ancak tefekkürle, şükürle, sabırla O’na gerçek kul olarak alabiliriz. Bu duygudan daha iyi bir duygunun olacağını düşünmüyorum, düşünemiyorum.

Güneşi, ayı, suyu, rüzgârı, havayı, bize verilen çocukları, hayvanları kısacası bütün nimetleri düşünerek hareket etmeliyiz. Kim bu kadar nimet karşısında nankörlük yapıyorsa yapsın biz hep sabreden ve şükreden kullardan olalım. İnsan olmanın gereği budur. Biri bize bir iyilik yaptığında nasıl teşekkür ediyorsak bizi rızıklandıran, şereflendiren rabbimize daha güzel şekilde teşekkür edebilmeliyiz. Rabbimizin sonsuz nimetlerine ne kadar şükretsek azdır.

 Bizim hayat felsefemiz , “Biz ancak Sana kulluk eder ve ancak Senden yardım dileriz.’’ olmalıdır.

Selam ve dua ile…

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.